Özlem dolu kalbim,
Hasret kaldı yedi tepeli İstanbul’uma.
Bir sevda ki taşına toprağına, yeşiline, denizine
Deli divane gezdirdi beni rüyalarımda diyar diyar.
Gün batımında altın gibi ışıldayan Ayasofya,
Denizin koynunda en güzel sevgili İstanbul’a.
Hızır aleyhisselam verdi fikri, Hazreti Muhammed’im dokundu kubbesine.
Nasip oldu bizlere dehlizleri nice sır dolu Ayasofya.
Engin gökyüzüne uzatmış altı minaresini Sultanahmet Camii,
Tüm alemleri huşu içinde çağırır Allah’a.
Bulutların üstünden geniş, beyaz kanatlarımla tavaf ettim dün gece,
Gördüm kendimi geçmişin silüetlerinde,
Bir daha gelmeyi dilerken gönlüm,
Dayanılmayacak kadar hazindi kalbim,
Ayrılırken bu gizemli alemden.
Huzur dolu Topkapı Saray’ı, denizin en iyi arkadaşı,
Dolaşırkan bayırlarında,
Solurken o uhrevi havayı,
Abı hayat içmiş gibi sonsuzluğa kök saldım.
Kadim dost Kapalı Çarşı,
Sığdırmış içine en nadide mücevherleri,
Dolaşırken baharatlar kokusu içinde,
Sevdayla, hasretle çağrır her faniyi,
Sanki ebediliği armağan edecekmiş gibi.
Poseidon’un aşkı etkileyici Medusa heykeli,
Ezeli dost ihtişamlı Yere Batan Sarnıcı ile,
Tekrar hayat buluyor suların gölgeleri altında.
Melekleri seyre daldığım Galata Kulesi,
Asırlardır aşık Kız Kule’sine.
Bitmeyen bir aşk, kıyamete kadar.
Benim de İstanbul’a duyduğum bu aşk gibi…

Asiye Yiğit – 19 Mayıs 2020 –